DNA Testi Nedir?
Sosyal bir varlık ve toplumun yapı taşı olan insan, hayatını sürdürebilmek için etkileşim içinde olmalıdır. Kurduğu bağlar, nicelik ve nitelik itibariyle farklı sınıflandırmalara tabi tutulur. Arkadaş, komşu, sevgili gibi kan bağı olmayan ilişkilerin yanı sıra; anne, baba, dede, amca, teyze, dayı, kuzen gibi kan bağıyla kurulan ilişkiler de vardır. Bu iki ayrı ilişki tipini birbirinden ayırmak, teknolojinin büyük nimetlerinden biri olan DNA ile yüksek doğruluk oranında tespit edilmektedir.
Hukukta DNA Testinin yeri
Hukuk, kişilerin birbirleri ile kurmuş olduğu ilişkileri inceler ve sağlamasını yaparak toplumsal düzeni sağlar. Miras, aile gibi medeni konulardaki etkinliği kadar adli konularda da çözümleyici rol üstlenmektedir.
DNA Testine Erişim
Değişen ve gelişen dünyada globalleşmenin de etkisiyle teknolojiye başvurma yöntemleri ucuzlamaya ve ulaşması kolay bir hal almaya başlamıştır. Günümüzde öğrenilen bilginin değerine kıyasla makul bir fiyat karşılığında DNA testi yapılabilmektedir. Özel sağlık sigortalarında da yavaş yavaş yer aldığını görmekteyiz. Eskiden İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü (DETAM) vardı ve her ilden alınan örneklerin buraya tahlil için gönderilmesi hukuki süreci yavaşlatmaktaydı. Fakat günümüzde kamu ve özel sektör, çeşitli örnek alma opsiyonları, yüksek doğruluk payı ve geniş ağıyla hukuki süreci yavaşlatmamakta, aksine 1-2 haftalık sürelerde kesin sonuçlara dayalı olarak davalara delil yoluyla destek olmakta, iş yükünü azaltmaktadır.
Aile Hukukunda DNA
Boşanma ve soy bağının reddi davalarının kapsamına girmektedir. Uygulamada sık karşılaşılan sorunlardan biri, DNA testinin hangi davada yer bulması gerektiğidir. Bazı hukukçular bu testin uygulama alanı olarak önceliği boşanma davasına vermiştir. Tazminat ve nafaka hükümlerinin kesin delillerle saptanarak uygulanması en yerinde uygulamadır. Fakat bir diğer görüş de soy bağının reddi davasında ileri sürülmesi gerektiğini savunur. Uygulamada da maalesef ki karşılaşılan bir durum olmakla beraber nafaka ve tazminat hükümlerinin geçerliliğine şüphe düşürmekte, öncesinde açılan boşanma davası hükümlerini değiştirebildiği için yargının iş yükünü arttırmaktadır.
DNA testi isteyen babanın talebine karşılık örnek alınıp alınamayacağı ile ilgili belli görüşler vardır. (₁) Bunların ilki örnek almanın hukuka aykırı olduğunu Anayasanın 17. ve Medeni Kanun’un 24. maddesi ile temellendiren görüştür. Bu görüşün tamamen eski zamanlardan kalan fosil bir düşünce olduğunu kanıtlamak için DNA testine konu olan örnek alınma sürecini incelememiz gerekir. Eskiden kan yoluyla yapılan teşhisler, kişinin vücut dokunulmazlığını etkilese de günümüzde saç, tırnak, mukoza, diş fırçası, jilet, kökü kopmamış saç teli, izmarit gibi örneklerle örnek çeşitliliği artmış ve kan testine göre daha yüksek doğruluk oranıyla vücut dokunulmazlığına zarar vermeyecek çareler üretilmiştir. FBI, Adli Tıp, Emniyet ve Jandarma gibi kriminal kurumların da başvurması, hukuka uygunluğunu gösterir. Üstelik DNA testini isteyen kişi baba ise örnek için anneye gerek duyulmaması göz önünde bulundurulmalıdır.
Bir diğer görüş hakimin örnek alma yetkisinin olduğunu savunur. Adalet, sosyal ilişkilerin korunması, doğruluk, yerindelik gibi ilkelerle toplumu adil bir şekilde yargılayan hakimin, DNA testini örnek alma çeşitlerinin çok olmasına dayanarak isteme hakkı olması doğaldır. 2659 sayılı kanunun 20. Ve 23. Maddesinin e bendinin 2. fıkrası da bunu doğrulayan hükümler arasında olduğu düşünülmesine rağmen kaldırılmıştır. Fakat bunu, örnek alma çeşitliliğine bağlı olarak zorlama fiilinin olmaması olarak yorumlayabiliriz.
DNA Testi Nesebin Reddi Davasından Önce Boşanma Davasında Yapılmalıdır
Şüphesiz ki hukuk, insan ve toplum menfaatini gözetir. Çocuğun nesep bağının sağlamlığı ve deliller yardımıyla şüphelerin çürütülmesi, kamu düzeninin sağlanması ve toplum yararı için çok kıymetlidir. Yanlış yönde verilecek karar hukuka olan güveni sarsabilir ve yargı yolunun tercih etme yoluna duvar örebilir. Bu sebeptendir ki yargı, neticenin elde edilebilmesi için tüm çabaları göstermeli ve tüm çareleri tüketmelidir. Medeni Kanunun 284 maddesi de bunu destekler niteliktedir. Konu ile ilgili açık bir kanun hükmünün noksanlığı büyük bir eksikliktir. (₂) Üstelik boşanmada reddedilen DNA testi yüzünden
Hukuk uygulayıcısı olanlar, bu boşluğu doldurmalı, ilişkilerin sağlam temele oturtulması için gerekli tedbirleri almalıdır. Kesin çözüm için başvurulan kanal olan yargı, şüphelere asla yer bırakmamalıdır. Boşanma aşamasında kocanın böyle bir istemde bulunması, hakimin takdirinden ziyade kanun koyucunun hükümlerince taahhüt altına alınmalıdır. Ya da kanun, DNA testini kabul etmeyen karşı tarafın aleyhinde sonuca varabilmelidir.
Boşanmada DNA Testinin İstemi
Hâkim kararı ya da tarafların istemi, testin yapılması için yeterlidir. Test sonuçlarındaki dikkate alınmayacak kadar küçük yanılma payına dayanarak tarafların itiraz hakkı bulunmamaktadır. Hakimin bu delili kabul etmesi takdiri olmakla beraber, bilimin kesin verisi ve uzmanlık gerektiren bir alan olması dolayısıyla uygulamada bilirkişi raporu formatında dikkate alır.
DNA testinin koca tarafından istemi ve istemdeki yaklaşımını iyi incelememiz gerekir. Sağda solda DNA testi yaptıracağından bahsederse, eşine karşı tehdit unsuru olarak kullanırsa, açık bir şekilde itibarını düşürmek için yaparsa iyi niyetli olmadığı ileri sürülebilir fakat her DNA testi istemi de bu çerçevede değerlendirilemez. Sadece mahkemede hakimden DNA testinin yapılmasını isteyerek sade bir şekilde talebini iletirse, aklındaki şüphelerden kurtulma isteğini uygun bir şekilde dile getirdiğini anlayabiliriz. Böylece ağır kusurlu olarak nitelendirilmemesi gerekir.
Sonradan Elde Edilen DNA Testi Sonucu Yargılamanın Yenilenmesini Sağlar Mı?
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 374. Maddesi “Yargılamanın iadesi, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilir” diyerek kesin delillerin kesinleşen hükümleri değiştirebileceğini göstermekte ve yargılamanın yenilenmesine yorumlanabilmektedir.
Boşanma aşamasında DNA testi isteyen kocanın talebinin reddedilmesi, çocuğun kendisinden olduğu babalık karinesine dayanarak tazminat ve nafaka hükümlerine karar verilmesi durumunda çocuktan aldığı örnekle DNA testi yaptıran ve çocuğun kendisinden olmadığını öğrenen baba, yukarıdaki hükümle beraber HMK md.375 / ç hükmündeki duruma da uygun olarak davanın yenilenmesini isteyebilir. Ayrıca bu örnekte de görüyoruz ki, DNA testinin boşanma davasında yapılmaması, hukuka iş yükü getirisinden başka hiçbir şey getirmemektedir.
BOŞANMADA DNA TESTİ KONUSUNDA HUKUKİ DAYANAKLAR
2018 yılı 515694 tez numaralı “Boşanma davalarında ispat ve deliller” yüksek lisans tezi / Ferhat Çelik, sf.87’de de DNA testinin boşanma davalarında delil teşkil edeceğini belirtmiş, yazılı deliller sınıfına eklemiştir.
Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi/01.07.2010/ Cilt 12/ Sayı 0 945-984
Kaynak
(₁)(₂) GEN (DNA) TESTİNİN İSPAT HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ* Ar. Gör, Rıfat ERTEN** Birsen ACIR Sema TAŞVEREN***
Comments