Sosyalite için sosyalliğe konu olan beşerî unsurdan birden fazla olması gerekir. İnsan neslinin ortaya çıktığı tarihten bugüne sosyalleşme potansiyeli, erişim ağlarının çok opsiyonlu olması ve erişimin kolaylığı gibi sebeplerden dolayı epey genişlemiştir. Bunun neticesinde hukuk prosedüründe yazılı olanlar kadar yazılı olmayan birçok sosyal birliktelik kurumu türemiş; flört, sevgili, kız/erkek arkadaş gibi terimler hayatımıza girmiştir. Kişiler kadar bu ilişki biçimlerine de yeni perspektifler getirilmiş, toplumun kesiminden kesimine farklı tepkilerle karşılaşmıştır.
Her insanın bir diğerindeki hikayesi farklı olmakla birlikte Medeni kanunun vesile olmayı sevdiği kurum olan evliliğe giden yola baktığımız zaman kritik dönemeçlerin başlangıç aşamalarında sevgililik dönemi gelir. Herhangi bir kanunda sevgili, flört, uzak mesafe ilişkisi gibi kavramlara rastlamanız mümkün olmasa da hukukun kapsamında değerlendirilebilecek birçok unsur bulunmaktadır.
Birbiri ardına eklenen halkalarla ilişki ve kapsamın artması neticesinde genişleyen kitlelerin bu ilişkileri sürdürmeleri konusunda Medeni Kanunumuzda zamanla müdahalecilikten kaçınılan bir yol izlenmiştir. Böylece aile içindeki olumsuz durumların devleti ilgilendirmediği fakat şiddet gibi olaylarda da ipi göğüslediği gerçeği, modern hukuka en uygun yapıdır. Zira örnek vermek gerekirse 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu’na göre zina fiili 30 ay gibi yaptırımlara kadar sonuçlanabiliyordu. Ama 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, böyle bir suç ve yaptırım öngörmemiştir.
Birlikte Çekilen Fotoğrafı Sosyal Medyadan Silmeyen Sevgilinin sorumluluğu
Fotoğraf çekimi sırasında rızası bulunan ve paylaşım esnasında da itiraz ya da tepki göstermeyen kişi, bu saiki dolayısıyla özel hayatının gizliliğinin ihlalini savunamaz. Yargıtay kararına göre ancak verilerin hukuka aykırı biçimde paylaşılması suçundan söz edilebilir. Fotoğrafın silinmesini eski sevgiliden talep etmek de yargı yolu öncesinde ön koşuldan ziyade koz güçlendirici bir yoldur.
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme
Madde 136- (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya
ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Eski Sevgiliden Gelen Tehdit
Kaybedilen kişinin yerini doldurmak her insan için aynı zorluk seviyesinde olmamakla birlikte kişiyi geri kazanma çabaları belirli seviyede kabul edilebilir niteliktedir. Fakat rahatsız edecek seviyelere ulaşması, hayatı ya da sevdikleri ile tehdit etmesi gibi çağının gerisinde kalmış ilkel davranışlara karşı da hukuki tedbirler zaruridir. Esas caydırıcı güç olarak tazmin hükümlerinden ziyade ceza hukuku tarafından öngörülen yaptırımlar uygulama alanı bulmalıdır.
Bu tehdidin silahla yapılması durumunda TCK 106/2’de düzenlenen nitelikli hal kapsamında değerlendirilmelidir.
Madde 106 (2) Tehdidin;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya
özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Sürekli Arama Hali
Günaydın, barışalım, geri dön, affet, yanındaki de kimdi gibi baskıcı ve özel hayatı sorgulayıp müdahale eden tavırda mesaj ve çağrılarda bulunan kişi, kişilerin huzur ve sükunu bozma suçundan yargılanmalıdır. Dikkat ederseniz küfür örneği verilmedi çünkü kötü söz şartı aranmamaktadır. Konudan çok fiilin dış dünyaya yansıyan şekli önemlidir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2014/32560 Esas, 2018/21154 Karar sayılı dosyasında failin 17 günlük dönemde toplam 127 mesaj ve 6 kez araması nedeniyle huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğunu belirtmiş, mahkemenin tehdit nedeniyle kurmuş olduğu beraat kararı hakkında bozma kararı vermiştir.
Comments